10 Ağustos 2008 Pazar

Fargo

Coen kardeslerin bahsini Ugur Vardan yazilarindan okumuslugum bilmisligim var. Hatta bu filmin bu film oldugunu bilemedigim yaslarimda izlemisim Fargo filmini. Filmde kadini kaciran iki ortaktan biri digerini bir evin bahcesinde karlar ustunde bicerken, ortama usulca yaklasan hamile polis kalp atislarimi tavan yaptirmisti ilk izledigimde. Filmi daha once izledigim filmin son sahnelerinden birinde farkettim yani.
Filmin akisinin birbirine dokunan minik hikayelerle, ama tamamen "hayat" dedigimiz seyin seyrinin bu temaslarla ozel olarak sekillenmedigi cok samimi bir film. Filmde orulen hikaye tum diger yasamlarda degisimlere yol aciyor, ama hangi deneyim buna yol acmaz ki. Hem ayni olay, olaya eklemlenenlerin yasamlarinda kendi yasamlarindan bir kesit gibi cikiyor karsimiza. Su testisi su yolunda kiriliyor buyukbaba rolunde, ve her gangesterin akibeti ayni olabilirdi islenen suctan bagimsiz. En cok da karni burnunda polis sefinin maceradan evine donupde kocasini oksayisi "hayat" denen seye dokunuyormus gibi geldi bana.
Yani suc agini cozenin kahraman oldugu, suclunun kurbanlarinin eski yasamlarina dondugu ve suclularinda cezalarini cektigi klasik (amerikan?) filmlerden farki bu Coen kardeslerin cektigi filmin. Tekrar tarif etmeye calisayim, ordugumuz hayatlar birbirine dokunuyor, ama kendi gercekligi icinde. Boyle olmasi ortaklasmanin imkansizligina isaret etmiyor, ama beraber bir tini ortaya koyan yasamlar daha butunluklu bir buyuk hikaye yaratacaksa sanirim bu kimsenin patentinde yazilmayacak bir basari olacakk.

Hiç yorum yok: